Erken Çocukluk
- ebruacikgozler
- 30 Eki
- 3 dakikada okunur
Erken çocukluk dönemi, bireyin duygulanım düzenleme kapasitesinin, kendilik yapılanmasının ve kişilerarası ilişkisel alanının temellerinin atıldığı kritik bir gelişimsel evredir. Yaşamın ilk yıllarında beyin olağanüstü bir plastisite gösterir; sinaptik oluşum, budanma ve nöronal entegrasyon süreçleri, çocuğun maruz kaldığı bakım, duygusal iklim ve çevresel koşullarla şekillenir. Bu dönemdeki ilişkisel deneyimler yalnızca davranışsal örüntüleri değil, aynı zamanda stres regülasyonu, bağlanma sistemi ve yürütücü işlevler gibi biyolojik mekanizmaları da etkiler.
Psikanalitik kuram, bakım verenin zihinsel tutumunu ve çocuğun duygusal deneyimlerinin yansıtılıp anlamlandırılması sürecini merkeze alır. Bebeğin ham duyusal ve duygusal yaşantıları, bakım verenin mentalizasyon kapasitesi ve kapsayıcılığı sayesinde düşünceye, temsil edilebilir duyguya ve anlamlı içsel yapılara dönüşür. Bu süreçte bebeğin fiziksel tutulması kadar ruhsal tutulması ve hem fiziksel hem ruhsal ihtiyaçlarının anlaşılıp kapsanması oldukça kritik rol oynar.
Bebeğin erken dönemleri ebeveynler için de oldukça zorlayıcı olabilir. Bebeğin her anlamdaki çaresizlik hisleri, anne babaların da kendi bebekliklerindeki çaresizlik hislerini hatırlatır. Eğer anne babanın kendi bebeklik dönemi zorlu geçmişse, kendi bebeklerine bakım vermek de bir o kadar zor olacaktır. Araştırmalar ebeveynlerin yaklaşık %75'inin bebek hüznü (baby blues) geçirdiğini, %25inin de postpartum depresyonu geçirdiklerini gösteriyor.
Bağlanma kuramı, bu ilk ilişkilerin bireyin diğer kuracağı tüm ilişkilerine etki ettiğini belirtir. Bebek dünyayı, kendisini ve diğerlerini, bakım vereninin tutarlılığı ve duygusal erişilebilirliği üzerinden örgütler. Bu örüntüler ilerleyen yıllarda romantik ilişkilerde, ebeveynlikte, kişisel sınır kurma becerisinde ve stres karşısındaki dayanıklılıkta kendini gösterir. Güvenli bağlanma, duyguların düzenlenebilmesi, ihtiyaçların tanınması, ayrışma–bireyleşme sürecinin sağlıklı ilerlemesi ve benliğin bütünleşebilmesi için koruyucu bir zemin sağlar.
Yetişkin ruhsal dünyasında ilişkisellerdeki duygusal zorluklar çoğu zaman bu erken temsillerin devamı niteliğindedir. Kişinin bugünkü ilişki deneyimleri, bilinçdışı düzeyde ilk bakım veren figürüne dair beklentiler ve temsiller üzerinden organize olabilir. Psikoterapi sürecindeki danışanın terapistle kurduğu ilişki de (aktarım) bu erken dönem ilişkilerinin bir yansıması olacaktır.
Bununla birlikte, modern psikanalitik yaklaşım ve güncel nörobilim bulguları, gelişimin yalnızca erken yıllara bağımlı olmadığını, yaşam boyu değişim ve yeniden yapılanma kapasitesinin sürdüğünü göstermektedir. Terapötik ilişki, bu dönüşüm için önemli bir ortam sağlar. Terapist, güvenli bir diğer, duygusal düzenleyici, yansıtıcı bir zihin ve örtük ilişkisel kalıpların işlenebildiği bir alan rolünü üstlenir. İnteraktif düzenleme, duygusal onarım ve zihinselleştirme süreçleri, bireyin içsel temsillerinin yeniden organize olmasına olanak tanır. Yani geçmiş deneyimler belirleyici olsa da kesin değildir; uygun koşullarda nöroplastisite ve psikolojik esneklik devam eder.
Dolayısıyla erken dönem ruhsal gelişimi, hem çocuk psikoterapisi hem de yetişkin terapötik süreçlerinin merkezinde yer alır. Bir çocukla çalışırken ebeveynin ruhsal kapasitesini desteklemek ve ilişkisel alanı düzenlemek kadar; yetişkin bir danışanla çalışırken erken bağımsızlık ve bağımlılık dinamiklerini, aktarım–karşı-aktarım süreçlerini ve içsel temsilleri anlamak da aynı derecede önemlidir. İster çocuk ister yetişkin olsun; kişi güvenli, tutarlı ve duygusal olarak ayarlı bir ilişkide tutulduğunda, duygularını tanıyabilir, deneyimlerini yeniden düzenleyebilir ve kendi içsel alanını dönüştürebilir.
Erken dönem yalnızca gelişimsel bir dönem değil, bireyin yaşam boyu taşıdığı ilişkisel haritanın kaynağıdır. Ancak her yeni ilişki, her işleme süreci ve her terapötik temas, bu haritanın yeniden çizilebilmesi için bir fırsat sunar.
Kaynakça:
Kolb, B., & Gibb, R. (2011). Brain plasticity and behaviour in the developing brain. Journal of the Canadian Academy of Child and Adolescent Ps
Cooke, J. E., Kochendorfer, L. B., Stuart-Parrigon, K. L., Koehn, A. J., & Kerns, K. A. (2019). Parent–child attachment and children’s experience and regulation of emotion: A meta-analytic review. Emotion, 19(6), 1103.
Ye, Z. Y., Han, Z. Y., & Zhong, B. L. (2024). Secure base and mental health in children: a narrative review. Translational pediatrics, 13(9), 16
Music, G. (2024). Nurturing natures: Attachment and children's emotional, sociocultural and brain development. Routledge.
Seyfried, L. S., & Marcus, S. M. (2003). Postpartum mood disorders. International review of psychiatry, 15(3), 231-242.